باب: ما
يكره من
التنازع
والاختلاف في
الحرب، وعقوبة
من عصى إمامه.
164. SAVAŞ SIRASINDA GÖRÜŞ AYRILIĞINA DÜŞMEK VE TARTIŞMAK İYİ
DEĞİLDİR, KOMUTANA KARŞI ÇlKAN, İSYAN EDENLER BUNUN CEZASINI ÇEKERLER
وقال
الله تعالى:
{ولا تنازعوا
فتفشلوا
وتذهب ريحكم}
/الأنفال: 46/.
قال قتادة:
الريح الحرب.
Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Birbirinizle çekişmeyin;
yoksa yılgınlığa düşüp dağılırsınız ve savaş gücünüz / cesaretiniz kaybolur.
"[Enfal 46] Katade bu ayette geçen
..... (rıh) kelimesinin savaş gücü anlamına geldiğini söylemiştir.
حدثنا
يحيى، حدثنا
وكيع، عن
شعبة، عن سعيد
بن أبي بردة،
عن أبيه، عن
جده:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم بعث
معاذا وأبا موسى
إلى اليمن،
قال: (يسرا ولا
تعسرا، وبشرا
ولا تنفرا،
وتطاوعا ولا
تختلفا).
[-3038-] Saıd İbn Ebi Bürde - Babası - Dedesi senediyle nakledilen bir
rivayete göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Muaz İbn Cebel ile Ebu
Musa'yı Yemen'e görevli olarak gönderirken onlara şu talimatı vermiştir:
"Kolaylaştırın, güçleştirmeyin; müjdeleyin, nefret ettirmeyin;
birbirinizle uyumlu olun, çekişmeyin!"
حدثنا
عمرو بن خالد:
حدثنا زهير:
حدثنا أبو إسحاق
قال: سمعت
البراء بن
عازب رضي الله
عنهما يحدث
قال: جعل
النبي صلى
الله عليه
وسلم على
الرجالة يوم
أحد - وكانوا
خمسين رجلا - عبد
الله بن جبير
فقال: (إن
رأيتمونا
تخطفنا الطير
فلا تبرحوا
مكانكم هذا
حتى أرسل
إليكم، وإن
رأيتمونا
هزمنا القوم
وأوطأناهم،
فلا تبرحوا
حتى أرسل
إليكم).
فهزموهم، قال:
فأنا والله
رأيت النساء
يشتددن، قد
بدت خلاخلهن
وأسوقهن،
رافعات
ثيابهن. فقال
أصحاب عبد
الله بن جبير:
الغنيمة أي
قوم الغنيمة،
ظهر أصحابكم فما
تنتظرون؟
فقال عبد الله
ابن جبير:
أنسيتم ما قال
لكم رسول الله
صلى الله عليه
وسلم؟ قالوا:
والله لنأتين
الناس
فلنصيبن من
الغنيمة، فلما
أتوهم صرفت
وجوههم
فأقبلوا
منهزمين، فذاك
إذ يدعوهم
الرسول في
أخراهم، فلم
يبق مع النبي
صلى الله عليه
وسلم غير اثني
عشر رجلا،
فأصابوا منا
سبعين، وكان
النبي صلى
الله عليه
وسلم وأصحابه
أصاب من
المشركين يوم
بدر أربعين
ومائة، سبعين
أسيرا وسبعين
قتيلا. فقال أبو
سفيان: أفي
القوم محمد،
ثلاث مرات،
فنهاهم النبي
صلى الله عليه
وسلم أن
يجيبوه، ثم
قال: أفي
القوم ابن أبي
قحافة، ثلاث
مرات، ثم قال:
أفي القوم ابن
الخطاب، ثلاث
مرات، ثم رجع
إلى أصحابه
فقال: أما
هؤلاء فقد
قتلوا، فما ملك
عمر نفسه،
فقال: كذبت
والله يا عدو
الله، إن
الذين عددت
أحياء كلهم،
وقد بقي لك ما
يسؤوك. قال:
يوم بيوم بدر،
والحرب سجال،
إنكم ستجدون
في القوم
مثلة، لم آمر
بها ولم تسؤني،
ثم أخذ يرتجز:
اعل هبل، اعل
هبل، قال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (ألا
تجيبونه).
قالوا: يا رسول
الله ما نقول؟
قال: (قولوا:
الله أعلى
وأجل). قال:
إن لنا العزى
ولا عزى لكم،
فقال النبي صلى
الله عليه
وسلم: (ألا
تجيبونه). قال:
قالوا: يا
رسول الله ما
نقول؟ قال:
(قولوا الله
مولانا ولا
مولى لكم).
[-3039-] Ebu İshak dedi ki: Bera' bin A'zib'in şunları
anlattığını işittim: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Uhud
savaşında tepeye yerleştirdiği elli kişilik okçu birliğinin başına komutan
olarak Abdullah İbn Cübeyr'i tayin etmiş ve onlara şu talimatı vermişti:
"Akbabaların cesetlerimizi parçaladığını görseniz bile ben size haberci
gönderene kadar yerlerinizden ayrılmayacaksınız! Bizim düşman güçlerini perişan
edip dağıttığımızı ve ezip geçtiğimizi görseniz bile ben size haberci
gönderinceye kadar yerlerinizden ayrılmayacaksınız!"
Müslümanlar başta düşman güçlerini hezimete uğrattılar. Vallahi
ben bu bozgun sırasında müşrik kadınların elbiselerini toplayıp sağa sola koşuşturduklarını
gördüm. Ayak bileklerindeki halhalları ve baldırları görünüyordu. Müslümanların
bu ilk hamlede müşrikleri dağıttığını gören Abdullah İbn Cübeyr komutasındaki
okçu birliği: "Haydi biz de ganimet toplamaya gidelim! Baksanıza cephedeki
askerlerimiz düşmanı dağıttı! Daha ne bekliyorsunuz!" demeye başladı.
Abdullah İbn Cübeyr: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in size
verdiği talimatı ne çabuk unuttunuz?" dediyse de sözünü dinlemediler ve:
"Vallahi biz de arkadaşlarımızın yanına gidip onlar gibi ganimet
toplayacağız" deyip gittiler. Fakat Müşrikler bu fırsattan yararlanıp
karşı saldırıya geçince Müslümanlar dağıldı ve bozguna uğradılar. Bu sırada
Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında sadece on iki kişi
kalmıştı. Müşrikler bizden yetmiş kişiyi şehit etmişlerdi. Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve ashabı Bedir savaşında müşriklerden yüz kırk
kişiyi alt etmişti. Bunlardan yetmiş kişi öldürülmüş ve yetmiş kişi de esir
edilmişti. Ebu Süfyan savaşı kazandığı düşüncesiyle üç defa: "Muhammed
aranızda mı?" diye bağırdı. Fakat Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
ashabının ona cevap vermesini yasakladı. Ardından Ebu Süfyan: "Peki Ebu
Kuhafe'nin oğlu aranızda mı?" diye üç kez bağırdı. Son olarak da üç defa:
"Hattab oğlu Ömer aranızda mı?" diye seslendi. Herhangi bir cevap
alamayınca arkadaşlarının arasına dönerek: "Biraz önce adlarını saydığım
kişilerin hepsi öldürüldü işte" dedi. Hz. Ömer bunun üzerine daha fazla
dayanamadı ve: "Allah'a yemin ederim ki büyük bir yanılgı içerisindesin,
yalan söylüyorsun. Senin biraz önce saydığın kişilerin hepsi de sağdır. Sağ
kalmaları hiç hoşuna gitmeyecek kimseler sana gününü gösterecek" dedi. Ebu
Süfyan da: "Bedir savaşında yaşadığımız yenilgiye karşılık bugün bir zafer
kazandık. Savaş işte böyle dönüşümlüdür; bir kazanırsın bir kaybedersin. Siz
bazı arkadaşlarınıza musle yapıldığını, (azalarının kesildiğini) göreceksiniz.
Askerlerimin bunu yapmasını ben emretmedim. Fakat böyle bir yola başvurmaları
da beni hiç üzmedi" deyip: "Yaşasın Hubel, yaşasın Hubel!" diye
bağırmaya başladı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanındakilere: "Ona
cevap vermeyecek misiniz?" diye sordu .. Oradakiler: "Ne diyelim ey
Allah'ın Resulü?" deyince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Allah en yücedir ve en üstündürl deyin" buyurdu. Ebu Süfyan:
"Bizim Uzza'mız var, sizin ise bir Uzza'nız bile yok!" diye tekrar
karşılık verdi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem tekrar: "Ona cevap
vermeyecek misiniz?" diye sordu. Oradakiler: "Ne diyelim ey Allah'ın
Resulü?" deyince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Allah bizim
Mevlamızdır, sizin ise bir Mevlanız yokl deyin" buyurdu.
Tekrar: 3986, 4143, 4067, 4561
AÇIKLAMA: Komutanının emrini
dinlemeyen askerlerin çekeceği en büyük ceza düşmana yenilmek ve ganimetten
mahrum kalmaktır.
Katade ayette geçen (....) "rih" kelimesini
"savaş" diye tefsir etmiştir. Ancak bu, mecazi bir tefsirdir. Burada
kasdedilen "savaş gücü"dür. Yine ayette geçen ... "feşel"
kelimesi ise korkaklık / korkmak anlamına gelir. Herhangi bir şeyden korkarak geri
çekilmek, dağılmak ve bozguna uğramak bu kelime ile ifade edilir.
İmam Buhari burada iki hadis nakletmiştir. Hadislerden birisi
Ebu Mlisa tarafından nakledilmiştir ve Nebi s.a.v. bu hadiste:
"Birbirinizle çekişmeyinl" buyurmuştur. İkinci hadis ise Uhud
savaşını anlatan Bera bin Azib rivayetidir. Müslüman okçuların Hz. Nebi'in
sallallahu aleyhi ve sellem sözünü dinlememeleri sebebiyle Uhud savaşı
kaybedildiği için bu hadis burada zikredilmiştir.
(Ayrıntılı bilgi Meğazi, Bab: 17)
باب: إذا
فزعوا بالليل.
165. HALK GECE VAKTİ ÇIKAN GÜRÜLTÜ YÜZÜNDEN KORKUYA KAPILIRSA
KOMUTAN VEYA GÖREVLENDİRDİĞİ KİŞİ BUNUN SEBEBİNİ ARAŞTIRIR
حدثنا
قتيبة بن
سعيد: حدثنا
حماد، عن
ثابت، عن أنس
رضي الله عنه
قال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أحسن
الناس، وأجود
الناس، وأشجع
الناس، قال:
وقد فزع أهل
المدينة
ليلة، سمعوا
صوتا، قال:
فتلقاهم
النبي صلى
الله عليه وسلم
على فرس لأبي
طلحة عري، وهو
متلقد سيفه، فقال:
(لم تراعوا لم
تراعوا). ثم
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: (وجدته
بحرا). يعني
الفرس.
[-3040-] Enes İbn Malik r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem insanların en güzeli, en cömerti ve en cesuru idi. Bir
defasında Medineliler gece vakti çıkan şiddetli bir gürültü dolayısıyla korkuya
kapıldılar. (Hz. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem herkesten önce kopan
gürültünün sebebini araştırmış ve dönüyordu) Dönüş yolunda dışarıya çıkan
insanları karşılamıştı. Bu sırada Ebu Talha'ya ait eğersiz bir atın üzerinde
idi ve kılıcını da boynuna asmıştı. Yolda karşılaştığı insanlara şöyle dedi:
"Korkacak bir durum yok, rahat olun!" dedi ve Ebu Talha'nın atını
kastederek: "Bu at gerçekten de fırtına gibi esiyor!" buyurdu.